25 Aralık 2009 Cuma

BROKOLİ ÇORBASI

4 yorum




Sıcak kış günlerinde benim en sevdiğim yemek çorbadır. Brokoliyi de haşlanmış olarak yiyemediğim için en iyisi çorbasını yapmak dedim. İyiki de yapmışım nefis bir çorba oldu, sürekli bu çorbayı içmek istiyorum bu aralar. Tarifi internette buldum şimdi nereden olduğunu hatırlamıyorum ama genellikle krema da vardı tariflerde ben krema eklemedim süt benim için yeterli. Yani biraz değiştirerek yaptım. Onun için benim yaptığım şöyle:


 Malzemeler:
300 gr.brokoli
1 adet patates
1 adet havuç
1 adet soğan
1 yemek kaşığı tereyağ
1 yemek kaşığı un
1 su bardağı süt
tuz

Brokoli, patetes, havuç ve soğanı (yıkayıp kabukları soyulduktan sonra) bir tencerede üzerlerini aşacak kadar su ekleyerek haşlayın. Bütün sebzeler iyice yumuşayınca hepsini blender'dan geçirin. Ayrı bir tencerede tereyağını eritin. Bir kaşık unu ekleyin, un biraz kavrulunca sütü ekleyin. Biraz daha karıştırdıktan sonra blender dan geçirdiğiniz sebze suyunu ilave edin, son kez blender dan geçirin. Tuzunu ekleyin. Kısık ateşte biraz daha kaynadıktan sonra çorbanız hazır. Afiyet olsun.
(Biliyorum kase rengi seçimi yanlış çorba ile aynı renk gibi olmuş)

24 Aralık 2009 Perşembe

Boaters Coffe Görenlerin Dikkatine

5 yorum


Boaters Irish Cream kahve arıyorum. Görenlerin bana acil bildirmesi rica olunur:)) Şaka değil gerçekten bu kahveyi arıyorum uzun zamandır. Eskiden Migros'ta satılırdı ama artık bulamıyorum. Benim de en sevdiğim kahve çeşitlerinden biridir. Sadece Irish değil onun dışında da daha birçok çeşidi var. Siz de bakmak isterseniz tık tık

18 Aralık 2009 Cuma

VAHŞİ BATI

1 yorum


Vahşi Batı Cemil Çiçek’e “Başbakan niye bu kadar yurtdışına gidiyor” diye sordular, “Gezen tilki, yatan aslandan kârlıdır” dedi. Kızılderili açılımı yani. Gezen Tilki.
 *
Aslına bakarsanız, başkentimizin havalimanından belli; Esenboğa... Olsa olsa Oturan Boğa’nın torunudur. Yoksa niye böyle acayip bi isim koysunlar ki.
*
Yatan Aslan’dan kasıt, Baykal. (Altı Ok reisi.) Bahçeli, Yalnız Kurt. Çankaya, Ulu Manitu. * Posta arabalarına saldırır gibi çığlık çığlığa ateş suyu fırlatanlar kim? Apo’çiler!
*
İmralı’daki Geronimo. Karargâh’taki Tom Miks.
*
Dakotalı Ahmet Türk, Rüzgarlı Kartal’dı, Oklahoma Mahkemesi’nin kararından sonra, Gamlı Baykuş oldu... Sırrı Sakık ya Cherokee’dir, ya Cheyenne; beygirin 4 çarpı 4’üne biner... Kabinenin ve aynı zamanda kabilenin bilge büyüğü Bülent Arınç, Ağlayan Kaya; en son Nebraska’daki yağmur duasında ağladı... Kamer Genç ise Son Mohikan.
*
Yalaka gazeteciler? Rin Tin Tin. Hep aynı senaryoda figüran olurlar: Bir avuç dolar için!
*
Memleket desen, Hollywood yapımı kovboy filmi dekoru gibi zaten... Önden bakıyorsun, bildiğin bina gibi görünüyor. Arkasına bakıyorsun, iki dandik kalasla tutturmuşlar... İttirsen, yıkılacak. SON DAKİKA NOTU: Apo’çilerle barış çubuğu içen, onların kılına bile dokunmayan Arizona süvari birliği, Meksikalı tütün işçilerini haşat etti... Şeytan diyor, git, Zapata’ya katıl!


Bence bizler de kendimize birer isim seçelim hadi benim zaten var "Meraklı Yengeç" ama kocama ne bulsam acaba bütün isimler kapılmış :))) 

3 Aralık 2009 Perşembe

Dünya Engelliler Günü

8 yorum

Bugün Dünya Engelliler Günü. Bugün bir kez daha düşünelim aman ben engelli değilim ki ne olacak demiyelim. Başımıza ne zaman ne geleceğini hiçbirimiz bilmiyoruz. Bir gün biz de engelli olabiliriz. Daha önce de bahsetmiştim annem 40 yaşındayken MS'e yakalandı ve 15 seneden fazladır bu hastalıkla uğraşıyo artık son aşamaları yani annem yürüyemediği için eve mahkum. Doğuştan olması ya da sonradan olması sonucu değiştirmiyor. Zaten yılda bir kez doktor için ancak evden çıkıyor, apartman girişinde bir rampa olsa dedik ki önceden vardı kaldırıldı şimdi tekrar yapıldı ama binbir dereden su getirerek. Doktor demişken o da ayrı bir konu. Geçen sene muayenenahesini taşıdı bol merdivenli bir apartmana. Tabi yürüyebilir durumda hastaları da olduğu için hesap soramayız niye buraya taşındın diye, onun da kendince nedenleri vardır ama anneniz artık buraya zor gelir demek, mantıklı mı başka bir çözüm yolu yok mu. Ne yapacak peki bu insan senelerdir aynı doktorun kontrolunda olan bu insan nereye gitsin, kime gitsin. Neden bu kadar duyarsız davranıyoruz. Mesela alışveriş merkezlerinde neden engelliler için ayrılmış yerlere park edip, buraya park etmeyin deyince kafa tutuyoruz. Ya kaldırımlar onlara ne demeli, öyle yerler var ki sağlıklı insan bile zor çıkıyor. Bir de neden onlara uzaylı gibi bakıyoruz, acıyarak bakmayalım bırakalım rahat etsinler dışarı çıktıkları zaman. Lütfen yeterli değil ama en azından bugün daha duyarlı olalım ve bir kez daha düşünelim.

2 Aralık 2009 Çarşamba

Hecha Midi Pan Döküm Tava

13 yorum


Sevgili Selda'nın sorusu üzerine Markafoni'den sipariş ettiğim Hecha Midi Pan döküm tavadan bahsetmek istedim. Tava elime dün geçti, denemek için de sabırsızlandım doğrusu. Çünkü okuduğum tüm yorumlarda mükemmel etler için döküm tava kullanılmalı yazıyordu. Sadece beni endişelendiren kullanmadan önce biraz prosedürü olmasıydı. bu sitede bahsi geçen "seasoning" işlemi benim biraz gözümü korkuttu. Bu işlemde yapılması gerekenler şöyle, ilk başta tavayı deterjanlı sıcak suyla yıkıyorsunuz ardından sızma zeytinyağ haricindeki bir yağ ile içini ve dışını yağlıyorsunuz. Tavayı önceden 205 derecede ısıtılmış fırına tepe taklak ederek koyuyorsunuz. Tavayı bu şekilde yaklaşık 2 saat pişiyorsunuz. Fırını söndürdükten sonra içinde soğumasını bekliyorsunuz, tava sıcakken kesinle soğuk su ya da soğuk bir yüzeyle temas ettirmemek gerekiyor. Bu "seasoning" işlem demir yüzeydeki pürüzleri doldurarak doğal, yapışmaz bir yüzey oluşturuyormuş. Ama açıkçası ben dün kullanmak için çok sabırsızlandım ve biran önce de kullanmak istediğim için hecha'nın talimatında yazdığı gibi nemli bir bezle silip yüksek ısıda 10 dk. ısıttım ve etleri pişirdim. Sonra etleri fırında ısıttığım borcama alıp üzerine salçalı, sarmısaklı sos yaptım. Lezzeti de oldukça güzel oldu. Tavayı soğuduktan sonra deterjan kullanmadan sıcak suyla ve süngerle yıkadım, kuruması için tekrar ocağın üzerinde 10 dk. kadar ısıttım ve içini de yağladım hatta eşim aaa bu böcek yapar ne biçim şey dese de sanırım kural bu, bakalım böcekler basarsa ben yine bilgilendiririm.