25 Aralık 2009 Cuma

BROKOLİ ÇORBASI

4 yorum




Sıcak kış günlerinde benim en sevdiğim yemek çorbadır. Brokoliyi de haşlanmış olarak yiyemediğim için en iyisi çorbasını yapmak dedim. İyiki de yapmışım nefis bir çorba oldu, sürekli bu çorbayı içmek istiyorum bu aralar. Tarifi internette buldum şimdi nereden olduğunu hatırlamıyorum ama genellikle krema da vardı tariflerde ben krema eklemedim süt benim için yeterli. Yani biraz değiştirerek yaptım. Onun için benim yaptığım şöyle:


 Malzemeler:
300 gr.brokoli
1 adet patates
1 adet havuç
1 adet soğan
1 yemek kaşığı tereyağ
1 yemek kaşığı un
1 su bardağı süt
tuz

Brokoli, patetes, havuç ve soğanı (yıkayıp kabukları soyulduktan sonra) bir tencerede üzerlerini aşacak kadar su ekleyerek haşlayın. Bütün sebzeler iyice yumuşayınca hepsini blender'dan geçirin. Ayrı bir tencerede tereyağını eritin. Bir kaşık unu ekleyin, un biraz kavrulunca sütü ekleyin. Biraz daha karıştırdıktan sonra blender dan geçirdiğiniz sebze suyunu ilave edin, son kez blender dan geçirin. Tuzunu ekleyin. Kısık ateşte biraz daha kaynadıktan sonra çorbanız hazır. Afiyet olsun.
(Biliyorum kase rengi seçimi yanlış çorba ile aynı renk gibi olmuş)

24 Aralık 2009 Perşembe

Boaters Coffe Görenlerin Dikkatine

5 yorum


Boaters Irish Cream kahve arıyorum. Görenlerin bana acil bildirmesi rica olunur:)) Şaka değil gerçekten bu kahveyi arıyorum uzun zamandır. Eskiden Migros'ta satılırdı ama artık bulamıyorum. Benim de en sevdiğim kahve çeşitlerinden biridir. Sadece Irish değil onun dışında da daha birçok çeşidi var. Siz de bakmak isterseniz tık tık

18 Aralık 2009 Cuma

VAHŞİ BATI

1 yorum


Vahşi Batı Cemil Çiçek’e “Başbakan niye bu kadar yurtdışına gidiyor” diye sordular, “Gezen tilki, yatan aslandan kârlıdır” dedi. Kızılderili açılımı yani. Gezen Tilki.
 *
Aslına bakarsanız, başkentimizin havalimanından belli; Esenboğa... Olsa olsa Oturan Boğa’nın torunudur. Yoksa niye böyle acayip bi isim koysunlar ki.
*
Yatan Aslan’dan kasıt, Baykal. (Altı Ok reisi.) Bahçeli, Yalnız Kurt. Çankaya, Ulu Manitu. * Posta arabalarına saldırır gibi çığlık çığlığa ateş suyu fırlatanlar kim? Apo’çiler!
*
İmralı’daki Geronimo. Karargâh’taki Tom Miks.
*
Dakotalı Ahmet Türk, Rüzgarlı Kartal’dı, Oklahoma Mahkemesi’nin kararından sonra, Gamlı Baykuş oldu... Sırrı Sakık ya Cherokee’dir, ya Cheyenne; beygirin 4 çarpı 4’üne biner... Kabinenin ve aynı zamanda kabilenin bilge büyüğü Bülent Arınç, Ağlayan Kaya; en son Nebraska’daki yağmur duasında ağladı... Kamer Genç ise Son Mohikan.
*
Yalaka gazeteciler? Rin Tin Tin. Hep aynı senaryoda figüran olurlar: Bir avuç dolar için!
*
Memleket desen, Hollywood yapımı kovboy filmi dekoru gibi zaten... Önden bakıyorsun, bildiğin bina gibi görünüyor. Arkasına bakıyorsun, iki dandik kalasla tutturmuşlar... İttirsen, yıkılacak. SON DAKİKA NOTU: Apo’çilerle barış çubuğu içen, onların kılına bile dokunmayan Arizona süvari birliği, Meksikalı tütün işçilerini haşat etti... Şeytan diyor, git, Zapata’ya katıl!


Bence bizler de kendimize birer isim seçelim hadi benim zaten var "Meraklı Yengeç" ama kocama ne bulsam acaba bütün isimler kapılmış :))) 

3 Aralık 2009 Perşembe

Dünya Engelliler Günü

8 yorum

Bugün Dünya Engelliler Günü. Bugün bir kez daha düşünelim aman ben engelli değilim ki ne olacak demiyelim. Başımıza ne zaman ne geleceğini hiçbirimiz bilmiyoruz. Bir gün biz de engelli olabiliriz. Daha önce de bahsetmiştim annem 40 yaşındayken MS'e yakalandı ve 15 seneden fazladır bu hastalıkla uğraşıyo artık son aşamaları yani annem yürüyemediği için eve mahkum. Doğuştan olması ya da sonradan olması sonucu değiştirmiyor. Zaten yılda bir kez doktor için ancak evden çıkıyor, apartman girişinde bir rampa olsa dedik ki önceden vardı kaldırıldı şimdi tekrar yapıldı ama binbir dereden su getirerek. Doktor demişken o da ayrı bir konu. Geçen sene muayenenahesini taşıdı bol merdivenli bir apartmana. Tabi yürüyebilir durumda hastaları da olduğu için hesap soramayız niye buraya taşındın diye, onun da kendince nedenleri vardır ama anneniz artık buraya zor gelir demek, mantıklı mı başka bir çözüm yolu yok mu. Ne yapacak peki bu insan senelerdir aynı doktorun kontrolunda olan bu insan nereye gitsin, kime gitsin. Neden bu kadar duyarsız davranıyoruz. Mesela alışveriş merkezlerinde neden engelliler için ayrılmış yerlere park edip, buraya park etmeyin deyince kafa tutuyoruz. Ya kaldırımlar onlara ne demeli, öyle yerler var ki sağlıklı insan bile zor çıkıyor. Bir de neden onlara uzaylı gibi bakıyoruz, acıyarak bakmayalım bırakalım rahat etsinler dışarı çıktıkları zaman. Lütfen yeterli değil ama en azından bugün daha duyarlı olalım ve bir kez daha düşünelim.

2 Aralık 2009 Çarşamba

Hecha Midi Pan Döküm Tava

13 yorum


Sevgili Selda'nın sorusu üzerine Markafoni'den sipariş ettiğim Hecha Midi Pan döküm tavadan bahsetmek istedim. Tava elime dün geçti, denemek için de sabırsızlandım doğrusu. Çünkü okuduğum tüm yorumlarda mükemmel etler için döküm tava kullanılmalı yazıyordu. Sadece beni endişelendiren kullanmadan önce biraz prosedürü olmasıydı. bu sitede bahsi geçen "seasoning" işlemi benim biraz gözümü korkuttu. Bu işlemde yapılması gerekenler şöyle, ilk başta tavayı deterjanlı sıcak suyla yıkıyorsunuz ardından sızma zeytinyağ haricindeki bir yağ ile içini ve dışını yağlıyorsunuz. Tavayı önceden 205 derecede ısıtılmış fırına tepe taklak ederek koyuyorsunuz. Tavayı bu şekilde yaklaşık 2 saat pişiyorsunuz. Fırını söndürdükten sonra içinde soğumasını bekliyorsunuz, tava sıcakken kesinle soğuk su ya da soğuk bir yüzeyle temas ettirmemek gerekiyor. Bu "seasoning" işlem demir yüzeydeki pürüzleri doldurarak doğal, yapışmaz bir yüzey oluşturuyormuş. Ama açıkçası ben dün kullanmak için çok sabırsızlandım ve biran önce de kullanmak istediğim için hecha'nın talimatında yazdığı gibi nemli bir bezle silip yüksek ısıda 10 dk. ısıttım ve etleri pişirdim. Sonra etleri fırında ısıttığım borcama alıp üzerine salçalı, sarmısaklı sos yaptım. Lezzeti de oldukça güzel oldu. Tavayı soğuduktan sonra deterjan kullanmadan sıcak suyla ve süngerle yıkadım, kuruması için tekrar ocağın üzerinde 10 dk. kadar ısıttım ve içini de yağladım hatta eşim aaa bu böcek yapar ne biçim şey dese de sanırım kural bu, bakalım böcekler basarsa ben yine bilgilendiririm.

20 Kasım 2009 Cuma

Etkisinden Kurtulamayacaksınız!!!

2 yorum



İçinizde bu filme gitmek isteyen var mı? Ben yokum şahsen hiç almayayım ama belki müdavimleri vardır giderler. Ben filmi izlersem bir daha evde yalnız kalmam mümkün olmaz.  Konusu şöyle; Genç bir çift evde garip bir gücün varlığından şüphelenmeye başlıyor ve evlerini kamera sistemiyle donatıyor. İşte film bu kameraya yansıyan görüntülerden oluşuyor. Bir nevi Blair Cadısı konsepti ama bence daha korkuncu. 4 Aralık'ta vizyona girecekmiş. Gitmek isteyen varsa buyursun ben hiç engel olmayayım. Daha ayrıntılı bilgi için http://www.paranormalactivity-movie.com

Of Markafoni Yaktın Beni

2 yorum

Biri beni durdursun. Bu markafoni kampanyaları beni bitirdi battım ben battım. Hele en son "Tokyo Jane" kampanyası kafamı allak bullak etti.Ne kadar çok çeşit var öyle. Tabi ki kaçırır mıyım :) 3 adet sipariş verdim. Onun haricinde bir adet muffin kalıbı söylemiştim o bugün geldi. Bir de "Hecha" marka döküm tavamı bekliyorum kocama ızgara tadında etler yapıcam. Ama onun bu markafonilerden haberi yok :)) olmasın zaten daha iyi di mi.  Ama bakın bi bakın ne kadar güzeller.



İsyan Edesim Var!!!

0 yorum

Evet bugün isyan edesim var. Aslında hergün isyan edesim var. Elimde değil vurdumduymaz olmak.

Bugün nerelere isyanım var:

Dün sevgili arkadaşımın Ayşeciğimin blogunda gördüğüm 240 TL iki kişi Barcelona gidiş dönüş biletine isyan edesim var. Size isyanım yok arkadaşım, yanlış anlama siz güle güle gidin. Biz burda yaşadığımız için mi cezalandırılıyoruz anlamadım ki tonlarca para harcıyoruz yok uçak bileti vergi üstüne vergi yok vizesi, bir de vize için kuyruğa gir bekle saatlerce ne o geziye gidicez yahu biz sizin ülkenize geldiğimizde sizden daha iyi bakıyoruz be sizin memleketinize aman diyoruz misafiriz burda dikkat edelim. Artık bu vize işine bir son verilsin. Zaten kocacımla da kavga ettik bu yüzden ben dedim bayramda gidelim o dedi yok vizeyle uğraşamam. Hep sizin yüzünüzden, isyan ediyorum işte var mı.

Yine isyan ediyorum bugün duyduğum bir habere. Cumhurbaşkanlığına ait Huber Köşkü'ne 6.5 milyon TL'lik tadilat yapılacakmış. İhale yapılmış Manisalı bir aileye ait dekorasyon firması kazanmış. Daha önce de Dubai Şeyhinin sarayını döşemişler. Bizim neyimiz eksik he soruyorum. Bize de döşesinler tabi. Koskoca Cumhurbaşkanlığının bütçesinde buncacık paranın lafı mı olur. Tarih tekekkürrden mi ibarettir acaba bir anda sizin de aklınıza Osmanlı'nın çöküş dönemi geldi mi hani insanlar sefillik içinde yaşarken padişah ve yakınlarının zevk-i sefa ettikleri dönem..Ama bizim bir Atatürk'ümüz daha yok ne yazık ki. Onun için hepimiz aklımızı başımıza toplayalım. Ayrıntı için haberaktuel.com

16 Kasım 2009 Pazartesi

Mayalar'ı Dinlemedik Başımıza Neler Geldi: 2012

4 yorum



Dün sabah arkadaşlarımızla Santralİstanbul'da geçirdiğimiz zevkli bir pazar kahvaltısının ardından merak ettiğimiz 2012'ye gittik. Aslında saçma bir film olacağını tahmin ediyordum eh öyle de oldu zaten. Şu Amerikalıların felaket senaryolarına hastayım .Öyle bir saçma film ki bir ara uyuyacaktım. İzleyemeyenler varsa okumasın sonra etkilenmesin sonra da bana kızmasın. Gelelim aklımda kaldığı kadarıyla saçmalıklara; depremden dolayı çöken yollardan, yıkılan binalardan arabayla kaçış sahneleri son derece gülünçtü. Ayrıca bu tip filmlerde hep mi esas adamın eski karısı olur, eski karısının da yeni bir sevgilisi ya da kocası olur bu iki erkek arasında gizli bir çekişme olur. Halbuki kadın hala esas adamı sevmektedir ama adam umursamaz davrandığı, kendini işine çok kaptırıp ailesini ihmal ettiği için zamanında terkedilmiştir sonra aklı başına gelmiştir.

Filmin en heyecanlı ve en ölüme yakın sahnelerinde bu eski eşler biranda yakınlaşıverirler. En kritik anlarda da öpüşecekleri tutar :))) ya ben çok gülüyorum bu sahnelere. Devam ediyorum, 2012 felaketi artık başlamıştır ve bundan kaçmak ve hiçbir işe yaramayan devlet büyüklerini kurtarmak için gemiler inşa ettirilmiştir. Üstelik Çin'de. Yapsa yapsa Çinliler bu kadar kısa zamanda bu gemiyi yapabilirmiş nerde çokluk orda bolluk demişler di mi :) Artık o gemileri gördükten sonra Çin mallarına laf etmeyeceğim. Gemiye hemen binilmesi lazımdır kıyamet kopmuş Çin'e doğru gelmektedir. Bütün başkanların acilen gemiye binmesi lazımdır. Ama ABD Başbakanı  ne yapar, gemiye binmez, kendisi asil bir davranışla halkının yanında kalmayı tercih eder:)) , bizimkileri de hiç görmedim bu arada Türkler i almıyolar mı acaba o gemiye. Olsun bizde de gemicikler var nolmuş yani biz de onlara biner kaçarız di mi. Neyse geminin kapıları kapanmıştır birkaç ülke başkanı ve ileri gelenleri gemiye binmiştir ama 1 milyar € ödeyerek gemide rezervasyon yaptıranlar dışarıda kalmıştır. (Bu kadar para olmadığına göre zaten bizim gitme şansımız yok şimdiden kimlerin gideceği belli olmuştur) fakat nasıl olurda bu kadar insan gemiye alınmaz ABD yine devreye girer ve yetkili der ki bu insanları dışarda bırakırsak nasıl vicdanımız rahat eder , insanlığı bu şekilde nasıl devam ettirebiliriz ,falan filan, gözlerim yaşardı vallahi sonra diğer ülkelerin başkanları da onaylıyor bu yufka yürekli durumu (meğer ne kadar severlermiş zor durumdaki insanları kurtarmayı). Sonra herkes gemiye biner mutlu mesut kıyametten kurtulurlar.:)) Bizim de içimiz rahat eder. Demek ki neymiş kıyametten kurtulmak için, depremden kaçmaya yarayan sağlam bir araba, o arabayı çok iyi kullanacak bir esas adam, mümkünse bir de pilotluk eğitimi almak uçakla da kaçmak lazım he bir de 1 milyar € biriktirmek yeterli (tüm aile için değil kişi başı yani:)))

ZARARSIZ ŞAMPUANLAR

1 yorum

Bir süredir içeriği zararsız şampuanlarla ilgili yaptığım araştırmayı paylaşmak istiyorum. Daha önce de söylediğim gibi bu aralar bu konulara biraz takıntılıyım. Ama bazen o kadar yorucu oluyor ki onun içinde ne varmış hımm neye yol açıyormuş şeklinde araştırmak onun için vazgeçip aman hep bildiğim şeyleri kullansam ya diyorum. Neyse ben yine de bilgi olsun diye yazayım elimizin altında bulunsun. Çeviri hataları ya da bitkilerin isimleriyle ilgili hatalar varsa şimdiden özür diliyorum.

Nothing Nasty Tea Tree Castile Soap

Çok amaçlı sabun diyebiliriz herhalde bu ürün için çünkü el, yüz ve saç için kullanılabiliyormuş. Ama ince telli saçlar hariç. İçeriği de şöyle; Organic Liquid Castile Soap, Sea Salt, Tea Tree Essential Oil. Cosmeticdatabase de risk puanı -0-. Kendi internet sitesinden yani buradan sipariş verebiliyorsunuz. Sitede üç boyu var. 200 ml fiyatı GBP 12.00, deneme boyu 10 ml fiyatı GBP 2.70, sehayaht boyu ise 15 ml fiyatı GBP 6.50. Shipping ise Europe GBP 7.95, rest of the world diye bir seçenek de var o da GBP 10.00 Türkiye için hangisini seçmek gerekli bilmiyorum. Ama iyi tarafı shipping ürün sayısı arttıkça değişmiyor yani ben üç ürün seçtim deneme için ücret değişmedi. Son olarak da paypal ile ödeme yapabiliyorsunuz. Ayrıca unutmadan bu tip likit sabun ürünler için bir de pompa almak gerekiyor sanırım onun da fiyatı GBP 1.50. Bir kere almak yeterli çünkü tüm sabunlarda kullanılıyor seyahat boyları hariç. Markanın ayrıca bebek ve hamileler için de özel ürünleri mevcut. Bakmanızı tavsiye ederim.








Nurture My Body

Şampuanın içeriğinde at kuyruğu otu ( atkuyruğu bir tür otsu ve çiçeksi bitki ayrıntılı bilgi için atkuyruğu otu)
ve deniz yosunu ekstresi bulunuyor ve formülde bulunan amino asitler özellikle boyadan işlem görmüş kuru saçların yumuşamasını ve nem kazanmasını sağlıyor. Saçın doğal yağ yapısına zarar vermeden toksinlerden ve kirlerden arındırıyor.  Soıdium Lauryl Sulfate (SLS) içermiyor. (SLS: Hindistan cevizinde bulunan yağ asidine basitçe sodyum ve sülfat eklenerek elde edilen kimyasal madde. Çoğunlukla yarı doğal ürünlerde hindistan cevizi adı altında maskelenmeye çalışılmaktadır. Bu kimyasal madde ve onun türevleri genellikle ürünlerde köpük yaratmak amacıyla kullanılıyor. Şampuan, diş macunu gibi ürünlerde mevcut. Eskiden de yanıklara diş macunu sürülürmüş ne kadar tezat değil mi. Bu kimyasal saç köküne, cilde, gözlere ve daha birçok organa zarar vermektedir. Ayrıca diğer başka kimyasallarla (trietanolamin-TEA, dietanolamin-DEA, monoetanolamin-MEA gibi) biraraya geldiğinde kansere sebebiyet veren "nitrozoamin" adlı maddeyi oluşturmaktadır. 
Daha detaylı bilgi için 1, ve 2
 

Gelelim fiyatına, yaklaşık 250 ml'lik şampuanın fiyatı $ 24.38. Fakat işin kötü tarafı shipping bayağı yüksek ve de her ilave ürünle birlikte rakam da yükseliyor.Üç seçenek var. 1. seçenek: USPS Priority Mail International Regular/Medium Flat-Rate Boxes ($44.70)  2. seçenek: USPS Priority Mail International ($27.25) 3. seçenek ise USPS Express Mail International (EMS) ($35.75). Peki nereden sipariş verilecek o da nurturemybody


Keys Mangrove Foaming Natural Shampoo
  
İçeriği:

Environmental Working Group yani cosmeticdatase sitesinde risk puanlamasında en güvenli şampuanlardan biri olarak seçilmiş risk puanı da -0-. Şampuanın içindeki doğal yağlar saç kökünde birikerek saçın daha temiz olmasını sağlar,saç rengine zarar vermez. Ben bu şampuanı Ekimden beri kullanıyorum. Fakat beraberinde saç kremini de sipariş etmemekle hata etmişim çünkü saçlarım kıvırcık, kalın telli ve boyalı olduğu için şampuanı kullandığım zaman saçlarım düğüm düğüm oluyor ancak ardından saç kremi kullanmak şart oluyor. Şampuan bildiğiniz diğerleri gibi sıvı halde değil köpük halde kullanımında üç dört defa elinize sıkmanız yeterli diyor ama benim saçlarıma yeterli gelmiyor  çünkü ben ilk yıkamada beş altı kez sıkıyorum  fakat saçlar hiç köpürmüyor belki de köpürmesi de gerekmiyor biz alışmışız tabi bol köpüren şampuanlara o yüzden tekrar beş altı kez daha sıkıyorum ancak o zaman köpürüyor. Yani saçlarınız uzun, kalın telli ve boyalı ise kullanmak biraz zahmetli olabilir. Ayrıca bu şampuanı evcil hayvanlarınız için de kullanabilirmişsiniz.



Ama yine de çok şikayetçi değilim hatta bir kez daha şipariş verirsem bu sefer Mangrove Hair Conditioner'ı da söyleyeceğim. Gelelim fiyatına zaten tek boyu var 236 ml fiyatı $ 18.95. Conditioner ise 100 ml $ 16.95. Shipping için iki seçenek var ilki USPS Priority Mail International $ 23.50, ikincisi USPS Priority Mail International $ 9.04. Ben ikinci seçeneği tercih ettim tabi ki, hiçbir sorun da olmadı belki daha uzun sürede gelmiştir. İki ürün söylerseniz de shipping biraz artıyor, $ 10.76 oluyor. Paypal ile ödeme yapabilirsiniz.Web sitesi de  burada




Miessence Desert Flower Shampoo (Normal to Dry Hair)


İçeriğindeki yuka bitkisinin özü ve poliglükoz saçları temizliyor, panthenol nemlendiriyor. Avakado yağı kuru ve zarar görmüş saçlara nem ve canlılık kazandırıyor. Eğer silikon içerikli ürünler kullanıyorsanız ( ki hepimiz kullanıyoruz mecburen) ilk haftalarda şampuanın saçlarınızda yaptığı etkiyi hissedeceğiniz belirtiliyor. Detoks aşamasında ilk önce saçlarınızı düğüm düğüm ve daha kuru hissedeceğiniz ama bunun zamanla ortadan kalkacağı belirtiliyor.(Keys Mangrove şampuanda da durum aynen böyle saçlarım kaskatı oluyor, kremle ancak açılıyor demek bu da detoksun bir parçasıymış) 250 ml'lik şampuanın fiyatı $ 22.70, shipping $ 9.95 birkaç ürün için de bu değişmiyor. Paypal ile ödeme yok, kendi web sitesinden ödeme bilgilerinizi girerek mionegroup adresinden sipariş verebilirsiniz.


Arılardan Gelen Sağlık: PROPOLİS

0 yorum

Propolis, size ne ifade ediyor. İlk anda antik bir şehir ismini çağrıştırıyor gibi değil mi, ama hiç ilgisi yok. Başlıktan da anlaşıldığı gibi arılardan gelen sağlık. Poleni biliyorum, arı sütünü biliyorum ama propolis ilk defa duydum o da annem sayesinde. Benim annem MS hastası 15 senedir fazladır bu süründüren hastalıkla yaşamaya çalışıyor. Son birkaç yıldır da yürüyemediği için tamamen eve bağımlı durumda. Hal böyle olunca da tabi kendisine iyi gelebilecek her türlü yeniliği öğrenmeye çalışıyor. Propolis i de bir sabah programını dinlerken öğrenmiş, araştıralım dedim.

Propolis, arıların bitki ve tomurcuklarından topladığı, kovan giriş deliğine, çatlak ve kırıkları kapattığı antibakteriyal, antiviral, antifungal, antioksidan, antiparazitik özelliklere sahip yapışkan ve reçinemsi bir maddedir. Arılar, kovan içerisindeki besinleri, yavruyu ve kendilerini çeşitli mikroplardan korumak için PROPOLİS toplarlar ve bununla kovan içerisini dezenfekte ederler.

PROPOLİS birçok ilacın aktif maddesi olan bitkisel flavonoidler, antioksidanlar, biyolojik aktif maddeler ve terpenlerden oluşmaktadır.

Yapılan çalışmalarda düzenli ve sürekli olarak PROPOLİS alınması durumunda sindirim, solunum ve dolaşım sistemindeki hastalık etmenlerini yok ettiği, internal toksinleri vücuttan attığı saptanmıştır. Sentetik antibiyotiklerin aksine uzun süre kullanımı zararlı bakterilerde direnç oluşturmamakta, yararlı bakterileri de olumsuz olarak etkilememektedir.

Faydaları ve Kullanma Alanları: 
Klinik çalışmalarda PROPOLİSin comedo, beriberi, shingles, zosfer psorias, deli ülserine karşı çok etkili olduğunu göstermiştir. Ayrıca ağız yaraları, periodonditis, diş ağrısı, mide ülseri, nefrit, idrar yolları enfeksiyonu, influenza, diare polypus, malignant tümör (kanser) ve diğer birçok hastalıkta da başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. PROPOLİSin herhangi bir yan etkisi yoktur.Ancak bazı kişilerde hafif alerjik reaksiyona neden olabilir. Japonya ve Çin gibi Uzakdoğu ülkelerinde bu yüzyılda keşfedilen " en mükemmel doğal ilaç" olduğu kabul edilmiştir. PROPOLİS bal ve yağ ile karıştırıldığında dış yaralar için mükemmel bir pomat oluşturur.

Özetleyecek olursak aşağıdaki hastalıkların tedavisinde destek olarak kullanılmaktadır.

Ağız içindeki yaralar
Kanser
Yüksek kolestrol, lipit, trigliserit
Kalp yetmezliği
Diş ağrısı
Damar sertliği
Yüksek tansiyon
Ciltteki kaşıntı
Varis
Unutkanlık
Ülser
Yasa ve kesikler
Guatr
Prostat
Nefrit
Influenza
İdrar yolları enfeksiyonu
Diare
Faranjid
Rinit

Domuz gribi salgıının da yaşandığı bugünlerde GDO yüzünden sebze ve meyvelere de güvenemediğimize göre belki alternatif bir yol olabilir diye düşünüyorum. Yine de doktora danışmadan ve araştırmadan kullanılmamalı. Ben burada çeşitli markaların kapsül ve damla şeklinde PROPOLİS formlarını buldum. Ayrıca eczanelerde ve aktarlarda da satılıyor olabilir.

Kaynak: http://apiterapi.uzerine.com/ , http://www.aridunyasi.com.tr/

12 Kasım 2009 Perşembe

ANITKABİR ÖZEL DEFTERİ

0 yorum

Anıtkabir'i üç boyutlu olarak gezmek, Anıtkabir Özel Defterine siz de duygu ve düşüncelerinizi yazmak ister misiniz? O zaman buyrun

11 Kasım 2009 Çarşamba

İdeefixe'den kitaplarım geldi!!!!

2 yorum

Pazartesi sipariş vermiştim idefix'den. Bugün kitaplarım geldi, bayağı hızlı. Ben kitap siparişlerimden sonra acayip heyecanlanıyorum her yeni kitap bilmediğim bir şehri keşfetmeye benziyor benim için. Her yeni kitapla başka hayatların, başka başka hayallerin içine dalıyorsunuz. Tabi yeni şehirler görmenin yerini de bişey tutmuyor o da ayrı. Çok gezen mi bilir çok okuyan mı demişler di mi :)) Hhemen Murathan Mungan'dan okumaya başladım. Murathan Mungan'ın şiirlerini severim daha önce de kitaplarını okudum. İçinde hep bir hüzün barındırıyor gibi geliyor ben de hüznü sevdiğimden hoşuma gidiyor okumak. Hele de "Daha vakit var diye ...... başlayan dizeleri ile "Otuz Yaş" şiiri. Yaş itibariyle daha da ilgilendiriyor tabi beni. Kitapta ilk hikaye de otuz yaş ile başlıyor zaten. Vakit daralıyor, daha vakit var diyoruz ya herşeye, aslında yok.  (Kitap kapakları güzel görünmüyor, bunu için kusura bakmayın daha iyi yapamadım)
 
Eldivenler, Hikayeler - Murathan Mungan   

















Floransa Büyücüsü/Salman Rushdie












10 Kasım 2009 Salı

ATAMIZI SAYGIYLA ANIYORUZ

0 yorum


ATAMIZI SAYGIYLA ANIYORUZ.

Keşke yaşasaydın ATAM o zaman bu hallere gelmezdik.

3 Kasım 2009 Salı

Kaç Bakalım Karadzic Nereye Kadar!!!

2 yorum

Radovan Karadzic, 26 Ekim Pazartesi günü başlayacak olan duruşmaya, "savunmasını hazırlayamadığı için" katılmayacağını açıkladı. 

Bosna-Hersek'te 1992-1995 yılları arasında binlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu olduğu gerekçesiyle Lahey'deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'nde yargılanan "Sırp kasabı" Radovan Karadzic, pazartesi günü başlayacak duruşmalara katılmayacağını açıkladı. Karadzic, Başsavcı Serge Barmmertz'e gönderdiği mektupta, duruşmaya katılmama kararını, "savunmasını henüz hazırlayamadığı" gerekçesine dayandırdı.
"Beni bir milyon sayfalık dosyaların altına gömdünüz. Onları daha okuyamadım" diyen Karadzic, savunmasını, ilerleyen günlerde danışmanlarıyla birlikte hazırlayacağını kaydetti.
Mahkeme sözcüsü, Karadzic katılmasa da davanın görülmesine 26 Ekim'de başlanacağını söyledi.
Yargı sürecini sürekli olarak engellemeye çalışan Sırp Kasabı Karadzic, bir süre önce de davaya başlanmasının 10 ay süreyle ertelenmesini istemişti.

Kaynak:  http://www.bosnasancak.net/


2008 Eylül ayında Dubrovnik konaklamalı gezimizin bir gününü Mostar a ayırmıştık.Yıl 2008 idi  ve hala kurşunlanmış, yıkık dökük binaları, hüzünlü insanları vardı. Ben o tarihten sonra sanki bir parçamı orada bıraktım.  Özellikle birkaç yüz var ki aklımdan çıkmıyor,  Mostar Köprüsünün başında, kendi yaptığı tablolarda savaşı bize anlatmaya çalışan bir yaşlı bir amca, köfte yediğimiz dükkandaki hüzünlü garson ve aslında daha birçoğu. Benimki geç kalınmış bir duyarlılık, geç kalınmış bir hüzün. Türkiye'ye döndüğümde birçok kitap alıp bu tatsız savaşın ayrıntılarını okudum, okudukça ağladım, yıkıldım. Senerlerce aynı topraklarda birlikte yaşamış komşuların, eşlerin birbirlerine nasıl ihanet ettiklerini inanamayarak okudum. Herkesin kabul ettiği bu suçları işleyenleri yargılamak neden bu kadar uzun sürer, onları korumanın maksadı nedir anlamadım, anlamıyorum. Yoksa biz de mi bu yola doğru sürükleniyoruz diye düşünmeden de edemiyorum.

28 Ekim 2009 Çarşamba

0 yorum



CUMHURİYET'İMİZİN 86. YILI KUTLU OLSUN.

23 Ekim 2009 Cuma

3 yorum


Damla sakızlı Türk Kahvesi ve Tahinli Kurabiye. Geçen akşam arkadaşlarımız gelmişti onlar için yaptım yoksa kocam ve ben hiç sevmeyiz ıyyy kurabiye mi yok istemez :))) yan cebime. Yedikten sonra bir vicdan azabı bir vicdan azabı ne biçim diyetse bu. (Biz hergün yeniden diyete gireriz de) Neyse tarifin orijinalini kahveninarşivi'nden aldım. Tarifi de şöyle;

Malzemeler:

- 1/2 su bardağı tahin
- 1/2 su bardağı sıvıyağ
- 1/2 su bardağı pudra şekeri
- 1/2 su bardağı ceviz
- 2,5 su bardağı kadar un (aldığı kadar)
- 1/2 paket kabartma tozu
- 1/2 paket vanilya
- Üzeri için 1 yumurta sarısı

Yapılışı:
Bütün malzemeleri derin bir kapta karıştırdım, yumuşak bir hamur oldu. Bu hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp, yuvarladım ve tepsiye dizdim. 175 derece önceden ısıltmış fırında 15 dk. pişirdim sonra fırını kapatıp biraz daha kendi sıcaklığında fırında tuttum. Orijinal tarifte üzeri için yumurta sarısı var ama ben kullanmadım. Bu şekilde de gayet güzel oldu.

22 Ekim 2009 Perşembe

Son Pişmanlık

0 yorum









Bugün sadece Yılmaz Özdil'in köşe yazısını paylaşmak istiyorum o kadar !!!!!


Son pişmanlığa da ceza indirimi var mı?


- Pişman mısınız?

- Yo-oo, değilim.



- Yaz kızım, etkin pişman, beraatine...
*
- Niye geldiniz?
- Sayın Öcalan söyledi.
- Yaz kızım, örgüt üyesi olmadığına...
*
Sen mesela, hacı emmi!
“Bunlar dinini bilen çocuklar, vatana millete hayırlı olur” diyordun sakalını sıvazlaya sıvazlaya... Nasıl gidiyor sence vatan millet işleri? Sen değil miydin köyün şehidi için fazladan iki rekat namaz kılan... N’olacak şimdi?
*
“Etkin pişmanım” deme bana... O, sana uygulanamıyor maalesef, seninki son pişmanlığa giriyor, kusura bakma.
*
Veya sen, Hatçe yenge.
İftar çadırında, senin paranla sana avanta çorba ısmarlayanlara bi hatim indirmediğin kalmıştı... “Allah devletimize zeval vermesin” diye dualar ediyordun... N’ooldu şimdi o devlet?
*
Ya sen, emekli Ahmet bey.
Kahvede başının etini yedin milletin, eczaneden nasıl bedavaya ilaç aldığını anlata anlata bitiremedin, 20 tane reyin olsa, 20’sini de vereceğini söylüyordun... Nasısın şimdi? Memleketi iki tane aspirine satmış gibi hissediyor musun kendini?
*
Ya da sen, laylaylom Arzu.
“Ay bakamıyorum şekerim, hep cenaze, hep ağlayan insanlar, o perişan çocuklar filan, vallahi yüreğim dayanmıyor, fena oluyorum, kapatıyorum televizyonu, seyretmiyorum artık haberleri” diyordun... Seyrediyor musun şimdi? Aç artık, aç... Ekranlar güzelleşti.
*
Sen, liboşik işadamı Tarık.
Bir taraftan “Ben cebime bakarım azizim” deyip, takunyalıların önünde el pençe divan duruyordun, bir taraftan, utanmadan, Mehmetçik Vakfı’na bağışta bulunuyordun... İster misin, Mehmetçik Vakfı’na yaptığın bağışlar yüzünden başın derde girsin şimdi?
*
Sen, üniversiteli Şebnem.
Sana ders veren hocayı sabahın köründe yatağından kaldırıp, pijamayla tutukladılar, kanser oldu adam kahrından, “neme lazım” dedin, zahmet edip kantindeki protestoya bile katılmaya tırstın, kenardan kenardan araziye uydun... Niye endişeliymişin gibi yapıyorsun ki şimdi?
*
Sen, memur Hüseyin.
Başındaki badem bıyıklı görecek diye, bizim yazıları bile gizli gizli okuyorsun internetten, gammazlanacaksın diye yusuf yusufsun... Zaten o nedenle katılmamıştın Cumhuriyet mitinglerine... Katılsana şimdi PKK mitingine... Sana söyleyeyim, terfi bile edersin belki.
*
(NOT: Bu yazıyı, “İki cihanda lekeli” albümünü heyecanla beklediğimiz Sezen Aksu’nun “Masum değiliz hiçbirimiz” şarkısı eşliğinde okursanız, daha şık olur.)

21 Ekim 2009 Çarşamba

Forever21'ler geldi.

1 yorum


Siparişlerimi az önce aldım. Şirkete geldiği için henüz açamıyorum ama en kısa zamanda yayınlayacağım. Hoş fazla bir izleyicim olduğunu sanmıyorum ama olsun izleyenin de izlemeyenin de canı sağolsun.:)

20 Ekim 2009 Salı

Benim olsunlar

0 yorum



Cüzdan almak istiyorum hepsi birbirinden güzel. Siz de bakmak isterseniz buyrun. Bir de merak ediyorum daha önce bu siteden sipariş veren  var mı?










 





Fırında Helva

2 yorum



Balığın arkasından en iyi ne gider tabi ki helva, bir de fırında olursa hımmm nefiss. Bu tatlıyı ilk defa arkadaşlarımızla Bozcaada'ya gittiğimizde yemiştim. Sonra bir kez de Arnavutköy'te İskele Livar Balıkçı'sında yemiştim ki buranın sadece tatlısı değil karides güveci, mezeleri ve özellikle salatası da harikadır. Neyse gelelim tatlıya dün akşam kendim denemeye karar verdim. İnternette çeşitli tarifler var ama ben oranları kendime göre biraz değiştirdim 400 gr.lık sade tahin helvasının yarısından daha azını kullandım, önce çatalla ezdim içerisine yarım limon suyu ve biraz süt kattım fırına dayanaklı bir kaba koydum. Ben bunun için bir güveç kabı kullandım. 200 derece fırında 10. dk bekletince tatlımız hazır. Dilerserseniz fırına vermeden önce üzerine ceviz de koyabilirsiniz.

19 Ekim 2009 Pazartesi

Makeup Remover

0 yorum


Özellikle göz makyajını temizlemek için ihtiyacım var. Ama ne almalıyım karar veremiyorum. Normal cilt temizliği için Cellex-C Gentle Foaming Cleanser kullanıyorum. Buradan almıştım. Makyaj temizliyici mümkünse kimyasal içermesin istiyorum. Biraz araştırınca bulduğum ürüne buradan bakabilirsiniz. TheBodySenseShop'tan daha önce hiç alışveriş yapmadım. Ancak mail atarak irtibat kurulabiliyor. Almak istediklerinizi adetleriyle birlikte belirtince shipping ücretini de öğrenebiliyorsunuz. Ama ben denemedim içinizde buradan alışveriş yapan olduysa görüşlerini bilmek isterim. Bununla birlikte bir de iherb.com'dan alışverişiniz oldu mu, burda da oldukça çeşit ve marka var. Güvenilir bir site midir, görüşlerinizi benimle paylaşın lütfen.

Neyiz biz!!!

0 yorum


Ne kadar sansürlü hayatlar yaşıyoruz. Ben burda yazacağım yazıyı bile yüz kere düşündüm içeriği nasıl olmalı diye enteresan değil mi çünkü içimdeki isyanı bastıramıyorum yaşadıklarımıza bize yaşatılanlara karşı bunlar nedir diye sormayacaksınız herhalde açılımlar, kapanımlar, sağlıkta reform !!!! vs. işte ben bunları acaba nasıl yazsam diye düşünüyorum şunu yazsam kapıma dayanırlar mı Silivri de yer kalmış mıdır diye düşünüyorum. Artık TV izlemek istemiyorum hiç istemiyorum bir taraftan can sıkıcı haberler diğer taraftan abuk subuk "memen silikon mu yavrucum gel bakayım"larla dolu programlar ne biçim bir millet olduk biz. Asıl ilgilenmemiz gerekenlerle neden ilgilenmez olduk noldu bize, getirilmek istenen nokta zaten bu muydu? Tepkisiz, ilgisiz, bilgisiz toplum.

15 Ekim 2009 Perşembe

0 yorum



Ben bu Juicy Couture bootie yi çok beğendim. Ne yapabilirim beğenmek suç mu :) Almalı mı  almamalı mı :)) Siz de bir göz atın online sipariş vermek isterseniz buraya buyrun. Daha birçok ünlü markayı birarada bulabileceğiniz güzel bir site. Bildiğim kadarıyla shipping ücreti de çok fazla değil.

Cam Tencere

0 yorum




Daha önce hiç cam tencere kullandınız mı? Ben çok merak ettim doğrusu. Tencereler ısıya dayanıklı borosilikat camdan üretilmiş. Nerden mi buldum buyrun ayrıntılar için tantitoni

Tiyatro'ya gitmeli

0 yorum


Bu oyunu izlemek istiyorum. Fazla da vakit kalmadı. Ayrıntılı bilgi http://www.biletix.com


DOBRINJA'DA DÜĞÜN



Oyun, “2005 Eleştirmenler Birliği Yılın Oyunu”, “2005 Afife Jale En İyi Yazar”, “2005 Afife Jale En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu”, “2005 Lions En İyi Ensemble ” ve “2005 Lions En İyi Erkek Oyuncu” ödüllerini kazandı. Dramaturjisini Şafak Eruyar’ın, dekor-kostüm tasarımını Nilüfer Moayeri’nin, ışığını Yüksel Aymaz’ın yaptığı oyunda görev alan sanatçılar: Nesrin Kazankaya, Nihat İleri, Levent Öktem, Kayhan Teker, Başak Meşe, Zeynep Özden.
       
Oyunda olaylar 1993’te, Yugoslavya İç Savaşı’nın ikinci yılında geçer. Dobrinja, Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’nın bir mahallesidir. Saraybosna Sırp kuşatması altındadır. Müslüman Boşnaklar yaşam mücadelesi vermektedir. Kentte iki günlük ateşkes ilan edilmiştir. Yıkıntılar arasında yan yana iki evde yaşayan iki aile, evin yıkılmakta kurtulmuş küçük bahçesinde, gece bir düğün yapacaklardır. Düğün, kendi yaptıkları canlı müzikle, dansla, yoksunluk içinde hazırlanmış bir sofrayla kutlanır. Hazırlıklarla geçen sabah, öğleden sonra ve düğünle sonlanan akşam; savaşın içinde bir günün trilogyasını oluşturur. Bu zaman kesitinde, savaşta yaşanan acılar, ölümler, kırık hayatlar, kayıp aşklar ve savaşla yitirilen insani değerler sorgulanır.


Bu insanların savaşa rağmen müzikle, dansla buluşturdukları umutları, tutkuları, direnişleri, varoluşlarının tek dayanağıdır artık.

Parfümler

0 yorum




Hımm.... Bunu beğendim. İsterseniz buradan sipariş verebilirsiniz. Bu sitede fiyatlar oldukça uygun görünüyor. Ama ne kadar zamanda geliyor ya da bir sorun yaşanıyor mu bilmiyorum hiç sipariş vermedim. Ben bu parfümü Beşiktaş'tan Sinanpaşa Pasajı'nın girişindeki soldaki ikinci dükkandan aldım 30 ml fiyatı 30 TL eğer hafif baharatlı parfümlerden de hoşlanıyorsanız bir uğrayın bakın derim. Bir de Lolita Lempicka aldım henüz kullanmadım şişesi çok dekoratif olduğu için şu an banyoda süs olarak kullanılıyor Lolita Lempicka parfümleri şeker gibi kokuyor bence güzel. Bu parfümün de fiyatı 30 ml. 30 TL yine aynı dükkanda bulabilirsiniz.

14 Ekim 2009 Çarşamba

Organik Nemlendirme

0 yorum



Biraz da organik ve bitkisel ürünlerden bahsedelim. Bu tip ürünlerde aradığınız herşeyi bulamıyorsunuz belki ama yine de işe yarar bir çok şey bulmak mümkün. Neyse fazla uzatmayayım bu ürünleri nerden araştırıyorum burdan http://www.cosmeticsdatabase.com Burdan bulduklarımdan biri de Bubble and Bee ürünleri hepsini çok fazla incelemedim ama ben kendim için Coconut&Lime Lotion Stick sipariş etmiştim TR ye gönderimi var üstelik çok fazla da bekletmeden ürün elimde oldu. Bir de hediyesi vardı Apple Lip Balm. Lotion Stick oldukça kullanışlı çantada taşıması kolay. Hatta ben işyerinde masamın üzerinde bırakıyorum sürekli. Eğer siteye göz atmak isterseniz buyrun http://www.bubbleandbee.com

Neden bu kadar saygısız bir toplumuz?

0 yorum

Ah trafik, vah trafik!!! Ne kadar berbat ve korkunç olduğunu anlatmaya gerek yok hergün hepimizin içinde olduğu bir durum. Bir de bunu daha da zorlaştıranlar var mesela trafik akışının durduğu bir noktaya neden ısrarla girip, diğer taraftan gelen arabanın yolu kapatılır ki, bundan sadistçe bir zevk mi alınıyodur?

13 Ekim 2009 Salı

Forever21 alışverişi

0 yorum

Forever21'den 28/09/2009 da bir arkadaşımla beraber sipariş verdik.3 Ekim'de gönderdiklerini söylediler ama hala gelen bişey yok.Alışverişin tutarı $ 143 olduğu için acaba gümrüktemi kaldı sorusu kafamı kurcalıyor doğrusu. Biran önce gelseler heyecanla bekliyoruz. İşte istediklerimizden bazıları:






























ShoeTek Alışveriş!!

0 yorum

Alışveriş maceralarımla başlayalım mesela. Hergün blogları okurken ShoeTek markası kafama o kadar çok yerleşmişti ki gidip bakmasam olmazdı. Hergün kendimle savaştım git, yok gitme, para harca yok yok harcama :)) halbuki insan ne kadar para harcamamalıyım derse o kadar para harcıyor. Neyse ögle tatili için arkadaşımı aradım masum bir yemek yiyecektik ama ben ShoeTek varmış oraya gidelim dedim. Tabi beni kırabilir mi arkadaşım hayır!!! Neyse sevgili kocam duymasın (erkekler ayakkabı sevdasını anlamadığından) kendime gri bir çizme aldım. Tek fiyat ama herşey tek fiyat değil tabi ki 70 TL para bayıldım. Daha önce buradan hiç ayakkabı almamıştım bakalım deneyelim göreceğiz... En kısa zamanda fotoğrafını da yayınlarım inşallah.


İnternet alışverişleri bayılırım... GoJane'e de bakıyordum aslında bir türlü karar da veremiyordum ya numarası olmazsa ya kalitesi iyi değilse diye ama ShoeTek'teki ayakkabılarla aşağı yukarı aynı kalitede olabileceğini düşünmeye başladım. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda arkadaşlar?

Merhaba...

0 yorum

İlk'ler hep zordur. İnsan ne yapağını bilmez ilk karşısında, benim de ilk yazım işte biraz acemilik, biraz da heyecan dolu. Blogumda tam olarak neler yer alacak ben de bilmiyorum sadece güzel olan ne varsa paylaşmayı diliyorum. Aranıza hoşgeldim :))